En güzel ve en anlamlı Necip Fazıl Kısakürek sözlerini sizler için derledik…
En Güzel Necip Fazıl Kısakürek Sözleri
En Güzel Necip Fazıl Kısakürek Sözleri! |
Şiirde gaye, kökte Allah ve mutlak hakikat olarak, dalda sırrılık ve remziliktir.
Sırma renginde pislik, dünyanın süsü pusu, bende tek aziz eşya annemin başörtüsü.
Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden; soruversem : haberin var mı öleceğinden?
Şu iner yokuşlardan, hep basamak basamak; benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar.
Bu dünyada renk,nakış,lezzet ne varsa küsüm; gözümde son marifet,azraile tebessüm.
Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; nihayet döne döne aynı noktaya vardım.
Eklense de başıma, dünyada kaç baş varsa. Başım, onların hepsi için secdeye varsa.
Her kahkahanda Allah’a teşekkür etmiyorsan, Neden her ağladığında O’na kızıyorsun?
Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; Dünya beş para etmiyor..
Müjdecim, kurtarıcım, efendim, peygamberim: sana uymayan ölçü; hayat olsa teperim!
Sustum ! Birikti yanaklarıma alfabe. Ya ilahi ya rab sükutumu en güzel duam eyle!.
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret; Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret!
Af var diye işlenen suçtan vicdan burkulur; affı sigortalayan hayâsızdan korkulur..
Sabrın sonu selamet, Sabır hayra alamet… Bela sana kahretsin, sen belaya selam et…
Yalnızım diye üzülmüyorum. Çünkü biliyorum, yalnız insanın ihanet edeni de olmaz .!
Yol onun varlık onun,gerisi hep angarya. Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk sakarya.
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Dinin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur; yokluk bile yok.. Şiir ve san’atsa hiç yok..
Farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan, derimin; Yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin.
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal.
Marifetli hokkabaz başını kaldır da bak. Gökte bir oynayan var yıldızlarla kaydırak.
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var; oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!
Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan .
Başım çığlıklı bir çocuk, onu nasıl avutsam? Ne yapsam da ölümü bir saatcik unutsam ?
Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri! Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Bir namazim, bir duam, birde eski seccadem, hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermaye.
Her ağızda, her telde fanilik diriltisi , sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı !
Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam. Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.
Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık.
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.
Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep; Bu mu dersin, taşlarda donmuş sükûta sebep?
Olunmayacak herşeyle olabilecek herşeyin kefalet ve keyfiyeti islamda, herşey islamda!
Sen ki, beş vakit namaz kibriyle ferahtasın, Günahın yok sanırken en büyük günahtasın!
Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin,ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin.
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen ; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu!
Zonklayan basım benim, kan pıhtısı, cerahat; ona yastıkta değil, secde yerinde rahat.
Tutuşturanlar lügat kitabını elime, Bilsinler Allahtan başka bilmiyorum kelime.
Fezada “Allah diye bir şey yok” iddiası, Gel gör kaç füzeye denk, bir müminin duası.
Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, Namaz vaktinden başka anını gözlediğim…
Her fikir, her inanış, tek mevsimlik vesselam; Zaman ve mekan üstü biricik rejim, İSLAM.
Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı, Elindeyse, beyazdan gel de sıyır beyazı…
Tek neşe bu dünyada, var olmanın sevinci; Ve tek ilim, varlığın bilinmeden bilinci…
Neye baksam aynı şey, neyi görsem aynı şey… Olan sensin, hey gidi hakikat sultanı hey!
İman, ihlas, vecd ve aşk, bunlar birer kelime… Kelimeyi boğardım verselerdi elime…
Bu yük senden Allahım, çekeceğim, naçarım! Senden sana sığınırım, senden sana kaçarım…
Bir bölünmez ki, insan, onu zaman bölüyor; İnsan her an dirilip, her saniye ölüyor…
Hasret bir rüzgâr, kapı kapı aralar geçer; Gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer…
Mutlu adam, dünyayı bir acı gurbet bilen; Öz vatan pınardan, ölümü şerbet bilen…
Uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı, Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı!..
Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık.
İnsan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı; Belli ki; yakınımız yoktur Allah’tan gayrı..
Sizin oynadığınız uzun eşek birdirbir Ya bizim ki o tek yol bir tanedir birdir bir..!
Gözüm aklım fikrim var deme, hepsini öldür. Sana göl gibi gelen o çöl diyorsa çöldür.
Diyorlar bana: Kalsın şiir de söz de yerde! Sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde?
Hangi dağa tırmansam muradım ötesinde Murad bugün değil her günün ertesinde.
Halim açık denizde düdük çalan bir gemi, Kim duyar ötelerden haber veren bestemi.
Akıl akıl olsaydı adı gönül olurdu, Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu..
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir; Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! ‘Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.’
Kadın; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, İslamda ise yol açıcı bir kanattır.
Beni kimsecikler okşamaz madem, Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.
Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?
Anladım işi; San’at ALLAH’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.
Bir anlık emanete ne türlü övünelim, gel, rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim.