Candide-Voltaire

Candide bir şato yaşamaktadır. Sarayda Pangloss adlı bir öğretmen baron ve Cunegonde adlı güzel bir vardır. Candide bu kıza aşıktır. Kızın kardeşi onun bu yakınlaşma isteğin duyunca onu şatodan attırır. Pangloss’un düşüncelerine göre her şey olabilecek en iyi yetkinlikte yaratılmıştır ve böylece bu dünya olabilecek en iyi dünyadır. Ama Candide saraydan kovulduktan sonra başına türlü işler gelir. Önce kaçırılır, zorla asker yapılır. Savaşa katılır. Daha sonra ordan kaçar, dilencilikle karnını doyurmaya çalışır. Sonra bir yere köle olarak götürülür. Türlü türlü işkencelerden geçer. Yamyamların eline düşer. Kızartılıp yenilme tehlikesi atlatır. Eldoradaya gider orada yaşamın tüm zevklerini zahmetsizce alabilir, ancak o Cunegonde’yi bulmak ister o yüzden oradan ayrılır. Yolda yine aynı şekilde defalarca kandırılır dolandırılır, oradan getirdiği elmasları çalınır. Aynı şekilde Pangloss, baron ve onun tanışmış olduğu herkes de benzer felaketler yaşamıştır. Cunegonde’nin şatosu saldırıya uğrar, defalarca tecavüz edilir, bıçaklanır, köle olarak ele geçer, işkence görür ve nihayetinde tüm güzelliğini yitirir. Pangloss önce asılma tehlikesi atlatmış , aç susuz kalmış. Ülkeden ülkeye gitmeye zorlanmış en sonunda da kendisine sürekli dayak atan bir efendinin yanındadır. Yaşlı kadın, Candidenin satın aldığı köleler…. En sonunda tüm bunlar uzun yıllar ve dalgalanmalardan sonra İstanbulda buluşurlar. Ve Candide artık Panglossun yetkinlik düşüncesine katılmaz ve bahçemizi kendimiz yeşertmeliyiz der. Pangloss ise daha önce söylemiş olduğu için bu düşüncesini savunmaya devam edeceğini söyler.