Dokunaklı Sözler,Sevgiliye Dokunaklı Sözler

Sayfa İçeriği: Dokunaklı Sözler Damar, Dokunaklı Sözler Kısa, Dokunaklı Sözler Aşk, Dokunaklı Sözler Sevgiliye, Dokunaklı Sözler Facebook, Dokunaklı Sözler Uzun 

Her konuda sözlerin yer aldığı bu sitede size bu sayfada da duygusal sözler hazırladık. Bu güzel dokunaklı sözleri kısa mesajla yolla ya da medyada paylaş tercih senin ne yapmak istersen onu yap.

EN DUYGUSAL DOKUNAKLI SÖZLER

Dokunaklı Sözler,Sevgiliye Dokunaklı Sözler

Manşet: Sevmek kadar sevilmekte bir acının yara bandıdır ama gerçekten sevmek yar değil yardan yara almaktır.


Sen yağmur gibi yağmadın ki ben toprak gibi kokayım.

Özledim diyorsun mektubunda. Sadece kuru bir özledim mi yazdı yanık yüreğin.

Sustuğun hiç bir cümleden, konuştuğun kadar pişman olmazsın.
Eğer benim içimdeki seni görebilseydin, kendini sevdiğinden daha fazla severdin beni.

Belki de sonu nasıl bitecek diye korkmaktan sevmeyi unuttuk.

Kaderde sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, olsun! Vuslata aşık gönül susmaya da razı.

O senin neyin olur dediler. Güldüm. Uzaktan dedim, uzaktan yandığım olur.

Gözlerinde menevişler, denizde martılar gibi bakışların köpük köpük, sonsuzluğu anlatır gibi.

Rüzgâr yine kokunu getirdi. Anlayacağın yine canım burnumda. İlhan Berk

Hayat da paylaşmaya değer bildiğin bir sır varsa eğer haykırıp dağlara taşlara, anlatmalıymış meğer.

Hayat bir nefestir aldığın kadar, hayat bir kafestir kaldığın kadar, hayat bir hevestir daldığın kadar.

Ağlama anne benim için ağlama, bende herkes kadar aldım acılardan. Ağlama anne benim için ağlama bende herkes kadar yandım.

Hasretinden yandı gönlüm, yandı yandı söndü gönlüm, evvel yükseklerden uçtu şimdi yere indi gönlüm.

Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.

Uğruna ödediğin bedeller, mutluluğuna gölge düşürüyorsa, hak ettiğin mutluluk sana biraz pahalıya mal olmuştur.

Dün gece seni gördüm rüyamda, ağlayarak uyandım tek hatırladığım. Neredesin ve ne yapmaktasın şimdi ben hala seni söylüyorum belki bir gün tesadüfen.

Hani verdiğin sözler, hani ellerin nerde? Hani huzur bulduğum, deniz gözlerin nerde? Hani sen hep benimdin? Şimdi neredesin nerde?
Günler sensiz geçer oldu, yüreğim benden gider oldu baharı beklerken güzelim, hep güneşi arar oldum her şeyin bir sonu var ama sonu yok ki düştüğüm yerin sana değil artık güzelim, ah ölüme koşar içim.

Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin, bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin. Ne çok sevmiştim seni, ne çok hatırlar mısın? Bir bahar seli gibi dalımdan akıp geçtin.

Acıya sabredersin adı metanet olur, insanlara sabredersin adı hoşgörü olur, dileğe sabredersin adı dua olur, duygulara sabredersin adı gözyaşı olur, özleme sabredersin adı hasret olur, sevgiye sabredersin adı aşk olur…

Huyumdur hep ölürüm nice aşklara bölünürüm ayımdır hep tutulurum nice ışıkla korunurum hüzün kovan kuşu gelmiş gecenin yanağına konuvermiş ay tenli aşık şarkıma karşılık vermiş.

Ağla yaralı kalbim, her şey yalan ağla, bir avuç küldür elde kalan. Artık savrulup gitsen de rüzgâra ağla, mazidir şimdi senin olan. Yaralı yaralı kalbim dokunduğun el yalan, sakındığın gül yalan, sel akar kum olur geriye kalan.

Hani o bırakıp giderken seni bu öksüz tavrını takmayacaktın. Alnına koyarken veda buseni yüzüne bu türlü bakmayacaktın. Gelse de en acı sözler dilime, uçacak sanırım bir kaç kelime, bir alev halinde düştün elime.

İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden. Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, yol ayrılmış, görmeden gidiyorum. Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde, yürüyorum sanki senin yanında, sesin uzaklaşır her bir adımda, ayak izim kalmadan gidiyorum.

Bir orman bir gece kar altındayken çocuksu, uçarı koşmak seninle elini avcumda bulup yitirmek sığınmak ellerine bir gece vakti ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken.

Nesine yar nesine, ölürüm ben sesine, bir daha vursa idi nefesim nefesine. Canım sese mi geldin, kadem basa mı geldin, sağ olsam gelmez idin, öldüm yasa mı geldin? Saçın yüzüne perde, yüreğim düştü derde, ayaküstü duramam, seni gördüğüm yerde?

Deniz gözlüm benim senin için hazırım, eğer ölüm gerekse ölmeye giderim, yemin olsun seninim çocuklar gibi şenim deniz gözlerinde hayat bulur gözlerim. Yüreğim acır inan senden uzak kalmasın o deniz gözler benim başkası hiç bakmasın.

Aynı kitapları okur, aynı filmleri izler, aynı müzikleri dinlerdik. Herkesten farklıydık biz, biz gerçekten ayrıydık. Şimdi ne okusam, ne izlesem, ne dinlesem hemen elim telefona gidiyor sonra o eskidendi diyorum çünkü biz artık gerçekten ayrıydık.

Düşlerin parlayıp söndüğü yerde, buluşmak seninle bir akşamüstü, umarsız şarkılar, dudağımda bir yarım ezgi, sığınmak gözlerine, sığınmak bir akşamüstü. Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi.

Rüzgâr ve martı sordular seni, neredesin? Nasıl derim terk etti, bırakıp beni gitti? Anladılar ki aşkımız bitti. Alay ettiler benle hep, sen oldun bunlara bak sebep. Martı dedi: gördüm onu belinde erkek kolu. Rüzgâr güldü halime, dedi: gidelim, düş önüme. Gidemem, dinle martıları. Bitmiyor alayları.

Sensiz geçen aylar senelere vurdu gerçekten yürekten sevmek bu kadar zor muydu! Şimdi bana belki pişmansın ama neye yarar benimle olsaydın ölümüne kadar. Bitmedi dertler dostlar namertler hepsi sertler yapamadım anne affet İstanbul mu lanet!
Varmadan sekizine, ergin oldu Ünzile. Hem çocuk, hem de kadın. On ikisinde ana. Bir gül gibi al ve narin, bir su gibi saydam ve sakin susar kadın Ünzile. Yağmuru kim döküyor, Ünzile kaç koyun ediyor. Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor. Yağmuru kim döküyor Ünzile kaç koyun ediyor.

Biliyor musun, seni düşünmek istemiyorum artık. Sevmek istemiyorum seni, hayal etmek, döneceğini beklemek… Ve daha da ileri gidip nefret etmek bile istiyorum bazen. Tamamen içimden söküp atmak, hiç olmamışsın gibi unutmak… Ama sen bunların hiç birine izin vermiyorsun. Mahallenin yaramaz çocukları gibisin, hep kalbime vurup kaçıyorsun.