Eduard Mörike-Stuttgart Cücesi

Seppe adında bir kunduracı işinden ve patronundan pek memnun değildir. Bu yüzden işinden ayrılıp başka bir işe başlamak istemektedir. Ama Seppe ne yapacağını bilememektedir. Kendisi de tam da çalıştığı yerden ve çalışma arkadaşlarından ayrılırken karşısında bir cüce görür. Cüce kendisine yardım edeceğini söyler. Cüce ona bir çörek verir ki bu çörekten ne kadar yersen hemen kendini yeniden tamamlanır. Bu çöreğin bitivermesinin tek sebebi bir kerede yenmesidir. Bir de ona 2 çift pabuç verir. Pabuçlardan bir çifti istediği yere bırakmasını, diğerini de giymesini ister. Bu pabuçların kendisine uğur getireceğini söyler. Tüm bunlara karşılık kendisinden istediği şeyin gideceği yerde yol üstü olan Blau… Gölüne yakın bir yerde bir kurşun kütlesini kendisine getirmek olduğunu söyledi cüce. Seppe böylece yollara düştü. Bu arada bahsi geçen gölün oralarda yaklaşık yüzyıl öncesine kadar pek gizemli olaylar meydana gelmişti. Kocasına doğuramayan ve gülümsemeyi başaramayan bir su perisi o göle sürgün edilmişti. Çevredeki halk bu kadını görmekte ve çoğunlukla da korkmaktaydı. Özellik de kilise rahipleri bu kadından hoşlanmaz onun yıkım getirdiğini söylerdi. Ama yakınlardaki bir handaki kişiler bu kadını severdi. Kadın onlara ilk göründüğünde kendisine iyi davrandıklarını gördü. Böylece her gün gelmeye devam etti. Öyle ki artık bu su perisi ve han sahipleri artık dost olmuşlardı. Su perisi onlardan çok şey öğreniyordu. Bu arada su perisi onlarla o kadar eğleniyordu ki artık gülümsemeye başlamış ve bu durum devam ediyormuş. Öyle ki en sonda kral kocası bunu öğrenir öğrenmez onu sürgünden alıp evine götürmeye gelmiş.  Bu arada Seppe’nin aradığı kurşun kütlesi bir ahtapot dişi olup onu sol tarafında taşıyana görünmezlik gibi bir özellik verirdi. Bu ahtapot dişi eskiden balık avlamakta olan bir avcının oltasına takılıp sonradan da bir şekilde su perisinin eline geçmişti. Kral su perisini almaya geldiğinde peri han sahiplerine çok büyük hediyeler bıraktı. Öyle ki bu hancıların soylarından gelen kişiler de bile yılın belli günleri ki bu hana uğrayacak olanlar ki -bu günler su perisinin gülümsemeye başladığı günlerdi- kuyunun dibinde belirecek armağanları alacaktı. Seppe ise bu günlerden bir gün oraya gelivermişti. Ancak Seppe ayakkabı çiftlerini giyerken çiftlerin tekini karıştıvermişti. Diğer çift ise dul bir kadının kızı olan bir kızın eline geçmişti. Ayakkabıları giydiklerinde çiftler uyuşmadıkları için her ikisinde de sakarlık baş gösteriyor ve işleri bozuntuya uğruyordu. Bu arada Seppe evlencek dul bir kadın buldu ama bu kadın eski kocalarını zehirlemiş oldukları için oradan da kaçtı bu bahsi geçen hana yakın bir yerde kurşun külçeyi buldu. Böylece cücenin diyarına yol aldı. Eski yerine geldiğinde kontun bir şölen düzenlediğini gördü. Cüceyle karşılaştı ve ona külçeyi verdi. Cüce bunun karşılığını da vereceğini söyledi. Ertesi sabah Seppe uyandığında üzerinde kendisi o derece ve hoş giyimli biri olarak uyanmıştı ki neredeyse hiç kimse onu tanıyamayacaktı. Şölen sırasında cambazlar ip üzerinde gösteri yaparken Seppe de gösteriye katılmak için dayanılmaz bir istek duyuyordu. Derken pabuçları onu hemencecik ipin üstüne götürdü. Hemen karşısına da dulun kızı diğer pabucu almış alan geldi ve beraberce herkesin gözü önünde olağanüstü gösteri yaptılar ve daha ip üzerindeyken evlenmek için sözleştiler.