İngilizce Atasözleri

Sayfa İçeriği: İngilizce Atasözleri Kısa, İngilizce Atasözleri Ve Anlamları, İngilizce Atasözleri Komik, İngilizce Atasözleri Ekşi, İngilizce Atasözleri Çeviri, İngilizce Atasözleri Anlamlı, İngilizce Atasözleri Facebook

Bu sayfada sizler için en güzel İngilizce atasözlerini hazırladık. Sayfadaki anlamlı İngilizce atasözlerini facebook, twitter ve whatsapp ile ya da kısa ile paylaşın.

EN İNGİLİZCE ATASÖZLERİ

İngilizce Atasözleri

Manşet: Unless the human well dries, it does not miss its water. İnsan kuyusu kurumadıkça suyunu özlemez.


Easy come, easy go. Kolay gelen, kolay gider.

Beauty is only skin deep. Önemli olan ruh güzelliği.

Bad news travels fast. Kötü haber tez ulaşır.
A barking dog never bites. Havlayan köpek ısırmaz.

Foture favors the bold. Şans cesur olanı kayırır.

A watched pot never boils. İzlenen demlik kaynamaz.

Better late than never. Geç olsun güç olmasın.

Better late than never. Geç, hiçbir zamandan daha iyidir.

Practice makes perfect. Pratik mükemmelleştirir.

Don’t bite the hand that feeds you. Seni besleyen eli ısırma.

Fortune favors the bold. Şans cesur olanı kayırır.

Two wrongs don’t make a right. İki yanlış bir doğru yapmaz.

Beggars can’t be choosers. Dilenciler seçici olamaz.

The pen is mightier than the sword. Kalem kılıçtan keskindir.

If it ain’t broke, don’t fix it. Kırık değilse, tamir etme.

Necessity is the mother of invention. Gereklilik icatların anasıdır.

Little pitchers have big ears. Çocuklar her şeyi duyar ve anlar.
Absence makes the heart grow fonder. Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.

Actions speak louder than words. Lafla peynir gemisi yürümez.

All good things must come to an end. Her iyi şeyin bir sonu olmalıdır.

The squeaky wheel gets the grease. Gıcırdayan teker yağı alır.

A Picture is worth a thousand words. Bir resim binlerce kelimeye değer.

When in Rome, do as the Romans. Roma’da Romalılar gibi yap.

Don’t try to walk before you can crawl. Emeklemeden koşmaya çalışma.

If you can’t beat ’em, join ’em. Eğer yenemiyorsan, onlara katıl.

Never look a gift horse in the mouth. Hediye atın dişlerine asla bakma.

Beauty is in the eye of the beholder. Güzellik bakanın gözündedir.

Discretion is the greater part of valor. Cesaretin büyük bir kısmı basirettir.

All good things must come to the end. Her şeyin bir bedeli vardır.

Don’t put all your eggs in one basket. Tüm yumurtalarını aynı sepete koyma.

Don’t bite the hands that feed you. Köpek bile yediği kabı pislemez.
There’s no such thing as a free lunch. Bedava öğle yemeği diye bir şey yoktur.

You can’t always get what you want. Her zaman istediğini alamazsın.

One man’s trash is another man’s treasure. Birinin çöpü diğerinin hazinesidir.

The early bird catches the worm. Erkenci kuş solucanı (kurdu) yakalar.

Actions speak louder than words. Hareketler sözlerden daha yüksek sesle konuşur.

A penny saved is a penny earned. Biriktirilmiş bir kuruş, kazanılmış bir kuruştur.

God helps those who help themselves. Kendine yardım edenlere Allah da yardım eder.

You can’t judge a book by its cover. Bir kitabı kapağına bakarak yargılayamazsın.

Good things come to those who wait. İyi şeyler bekleyenlerin (sabredenlerin) başına gelir.

When the going gets tough, the tough get going. İşler zorlaştığında, sert olan yol alır.

A chain is only as strong as its weakest link. Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar dayanıklıdır.

Hope for the best, but prepare for the worst. En iyisini umut et ama en kötüsü için hazırlan.

You can’t make an omelet without breaking a few eggs. Birkaç yumurta kırmadan omlet yapamazsın.

Keep your friends close and your enemies closer. Dostlarını yakın, düşmanlarını daha yakın tut.
People who live in glass houses should not throw stones. Camdan evlerde yaşayan insanlar taş fırlatmamalıdır.

The grass is always greener on the other side of the hill. Tepenin diğer tarafında çim her zaman yeşildir.

If you want something done right, you have to do it yourself.Bir şeyin hallolmasını istiyorsan kendin yapmak zorundasın.

You can lead a horse to water, but you can’t make him drink. Bir atı suya götürebilirsin, ama içmesini sağlayamazsın.

God defend me from my friends; from my enemies ı can defend myself. Tanrı beni dostlarımdan korusun; düşmanlarımdan kendimi koruyabilirim.

İgnorant people ask questions that readers cannot answer. Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar.