Eşinizi veya sevgilinizi hatta sevgili adayınızı etkilemek için ona gönderebileceğiniz etkileyici romantik sözleri olarak derledim. beğendiğiniz sözleri facebook veya twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşabilirsiniz.
Sevgiliye Etkileyici Sözler
Sevgiliye Etkileyici Sözler |
Sen benim aşk ararken bulduğum değil, hiç aklımda yokken aşık olduğumsun.
Elimde olsa sesine sarılırdım.
Belki hiç bir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi!
Benim bir şeye ihtiyacım yoktu. Her şeyim sendin.
Lanet olsun. Ne muazzam şey seni sevmek!
Başını göğsüme yasladığında tek bir düşmanım vardır; geçip giden zaman.
Gül biraz; bunca keder, bunca gözyaşı dinsin, gül biraz; şu gök kubbe kahkahanı işitsin. Her gidenin ardından koşmaya değmez hayat, gelecekleri bekle, gidecek varsın gitsin.
Sen içinden de olsa seni seviyorum de, fazlasında gözüm yok. Kulaklarım çınlasın yeter.
Sen ülkemin yaz geceleri gibisin.
Sen mavi giyin, ben denizi unuturum.
İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar.
Her şarkının sana çıktığı saatlerdeyim.
Biz birbirimize dönmüş iki ayna gibiyiz. İçimizde binlerce olsa da görüntümüz biz sadece birbirimizi görürüz…
İçimde kocaman bir dünya kurdum. O dünyanın gökyüzüsün.
Bir kalbiniz vardı, onu hatırlayınız.
Aşk da sen; hasret de sen. Ben de sen!
Göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla açılırsın.
Yürek yüreğe değmişse eğer, elin ele değmesine gerek yok.
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim…
Öyle sev ki beni, ben bile kıskanayım beni.
Kötü bir işin en gizli şahidi vicdandır.
Sen aklıma gelince, ben kendime gelemiyorum.
Bütün iyi şeyler güler. Yalvarırım gülmeyi öğrenin.
Günüm seninle başlasaydı, sabahları çok severdim.
Sen böyle güzelken bana söz düşmez bakma, şiirler yazdığıma.
Dokunamayacak kadar uzak olsan da, sevebileceğim kadar yakınsın bana.
Bırakıp gittin beni… Seni unuttum sanma, zaman alışmayı ögretti belki ama unutmayı asla…
Düşen bir yaprak görürsen, Beni hatırla sevgilim, Biliyorsun seni ben Sonbaharda sevmiştim.
Güneş demişken, ellerini çok seviyorum.
Aşkın her halini gördüm, artık ne hali varsa görsün.
Artık bana ermez, göz kendini görmez, hiç kimse belki seni benim kadar sevmez!
En ağır işçi benim; günün yirmi dört saati, seni düşünüyorum.
Benim sevdiğim renk senin gözlerinde kaldı.
Sen benim seni nasıl sevdiğimi bir başkasını sevdiğinde değil, bir daha böyle sevilmediğinde anlayacaksın.
Gözyaşlarını, çocukların erişmeyeceği bir yere saklayın.
Hani bir kelebek yakalarsın avucunun içinde, bakmak istersin yaşıyor mu diye, baksan kaçacak, sımsıkı tutsan ölecek. İşte böyle bir şey seni sevmek…
Giden gitmiş, hüznü ayaklandırmak boşuna.
Öyle güzel bakardı ki, sadece beni gördüğünü zannederdim.
Benim şiirlerim çay kokar, düşlerim sade sen. Demlikte nefesin, bardakta gamzen
Gençliğimi sadaka verdim şu dilenci yıllara.
En ağır işçi benim; gün yirmi dört saat, seni düşünüyorum.
Hayal kur, ne hayal kurmak istersen… Gez, nereye gitmek istersen… Ol, ne olmak istersen…. Çünkü senin bir tane hayatın olacak ve sadece bir şansın var bütün bunları yapabilmek için…
Ya farkıma vardığında, farkın kalmamış olursa?
O kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım.
Sen benim incimdin… Parıldayan masum güzelliğinle seni sarp kayalıklardan tırnaklarımla kazıdığım bir istiridyede bulmuştum… Ve bir daha kaybetmeyeyim diye kalbimin derinliklerine gömdüm…
Kasımda aşkı bulamadık, kapıyı aralık bıraktık.
Sen böyle güzelken bana söz düşmez bakma, şiirler yazdığıma.
Bir gün bana soracaksın, beni mi yoksa hayatı mı daha çok seviyorsun diye… Hayatı diyeceğim, küsüp gideceksin ama hiçbir zaman bilmeyeceksin ki benim hayatım sensin…
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim.
Ne kadar seversen, o kadar sevilirsin derken kafan mı güzeldi.
Eğer bir gün hayatımın son nefesini verir de bu dünyanın güzelliklerinden vazgeçecek olursam, hep yanımda ol ki sana sensizliğin ne demek olduğunu göstereyim…
Gözler yaşarmadıkça gönüllerde gök kuşağı oluşmaz.
Başkasının önünü aydınlatırken kendi yolumuza da ışık tutarız.
Öyle bir gel demelisin ki, mesafeler anlamını yitirmeli.
Ne demiş şair. Mutluluğu benimle bulan benimdir gerisi misafir.
Güneşin buz tuttuğu yerde bir alev görürsen, bil ki o yalnız ve yalnız senin için yanan kalbimdir…
Tercihleriniz umutlarınızı yansıtsın korkularınızı değil.
Hava soğuk, umutlar uzak. Demek ki bugün de içimizi çay ısıtacak.
Hayata niye geldim diye düşünmeye başlamıştım… 21′ imden sonra seninle tanışınca anladım dünyaya geliş sebebimi…
Avucu kadar yüreği olmayan insanları kürek gibi dili var…
Aşk bir uçurumdan düşmek gibidir, bunun için sevgiliye “yar” denilir.
İnsan, evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.
Ne insanlar tanıdım yıldızlar gibiydiler, hepsi göklerdeydi parlıyordu… Ama ben seni, güneşimi seçtim… Ve bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim…
2 duble rakıdan sonra herkes herkesi sever, söyle ona beni kahvaltıda sevsin.
İçine attıkların kederindir. İçinden atamadıkların kaderin…
Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!
Peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün hayaller gerçek olabilir.
Belki hiç bir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi!
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim. Sensiz boğazımdan geçmiyor.
Birçok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi etrafta arar.
Hayat yolunda çıplak ayakla dolaşma hayal kırıklarım ayağına batabilir.
Benim şiirlerim çay kokar, düşlerim sade sen. Demlikte nefesin, bardakta gamzen…
Bir merhaba yeterdi tanışmamıza, yüreğinde aşk kadar cesaret olsaydı.
Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!
Salatalığın kabuğunu soymak, onun hıyar olduğu gerçeğini değiştirmez.
Gittiğin yerde boşluk dolduran değil, gittiğin zaman boşluğu doldurulamayan ol.
Bazı anlar vardır unutamazsın. Tekrarını istersin ama pozisyon kaçmıştır.
Yolunu değiştirmeden gittiğin sürece, ne kadar yavaş gittiğinin bir önemi yoktur.
Ne bir savcı kalırdı ne de bir yasa şu insanoğlu önce kendini yargılasa…
Aşk; kelime değil bir cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir.
Özür dilerim seni kendime bile anlatamazken başkalarına nasıl tarif ederim.
İnsanlarla uzun süre yaşayamıyorum. Sonsuzluğun payından bana biraz yalnızlık gerek.
Uçurtmalar rüzgâr gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler.
Hayata karşı ilk küskünlüğümüz, yanımızda sandığımız kişileri, karşımızda görmemizle başlar.
Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara ne de insan da kusur. Elif Şafak
Bizi biçimlendiren hayatımızdaki olaylar değil, bu olaylar karşısında geliştirdiğimiz inançlardır.
Gerek yok her sözü, laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
Ben sende tattım aşkı sevdayı ben sende anladım birini sevip onun olmayı bu bendeki sen hep yaşayacak.
Boğazıma takıldı sevdan. 3 kere sırtıma vur helal de; alışık değilim harama, ondan olacak herhalde.
Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece, onlar senin sahibindir.
Kaçınız, çırılçıplak bedenler karşısında yalnızca gözlere baktınız. Sorsalar, güya hepiniz âşıktınız.
Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca âşık olup seni düşündüm.
Dünyadaki hiçbir çıkar, verdiğiniz sözü tutmamaya veya kendinize olan saygınızı kaybetmeye değmez.
Tenine dokunabilmek mi? Hâşâ! Gözüm göz menziline girsin yeter. Hadi düş düşlerime; tutmayana aşk olsun.
Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur. Hatta haberi olmadığından bile haberi yoktur.
Biz birbirimize dönmüş iki ayna gibiyiz. İçimizde binlerce olsa da görüntümüz biz sadece birbirimizi görürüz.
Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, eleştirin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.
Aydınlık neyin oluyor senin, gökyüzü akraban filan mı? Beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı?
Bazı insanların kaderi istiridyeye benzer, kalplerinde sakladıkları bir inci için, köklerinden sökülürler.
Bana kalsa gökyüzündeki tüm yıldızlar yerine bütün insanlara senin gözlerinde ışıldayan bir çift yıldız gönderirdim.
Eğer her zaman yaptığını yaparsan, her zaman elde ettiğinin aynısını elde edersin, daha fazlasını değil.
Üzgünüm diye başlayan bir cümle duyarsanız şayet, hazır olun cümlenin sonunda üzgün olan tek kişi siz olacaksınız.
Aslında her insan bir romandır ve biraz kahramandır. Gün gelir anlar ki, harcadığı tek şey hayalleri değil, zamandır.
İnsan geride bıraktıklarını özler, sahip olduğundan sıkılır, ulaşamadığına tutulur. Genelde ulaşılmaz olan hep aşk olur.
Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi. Ve aşk öyle haindir ki; nerde imkânsız varsa gider onu sever.
Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.
Bu kadar yürekten çağırma beni. Bir gece ansızın gelebilirim. Beni bekliyorsan, uyumamışsan, sevinçten kapında ölebilirim.
Bir kere sevdaya tutulmaya gör; ateşlere yandığının resmidir. Aşık dediğin, mecnun misali kör; ne bilsin alemde ne mevsimidir.
Eğer aç ve kimsesiz bir köpeği alıp bakar ve rahata kavuşturursanız sizi ısırmaz. İnsan ve köpek arasındaki temel fark budur.
Nankör insan her şeyin fiyatını bilen hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan benimle meydan oku her çaresizliğe benimle uyu, benimle uyan birlikte varalım on üçüncü aylara.
İyi insan lafın üstüne gelir demişse eskiler ve ben sürekli seni konuştuğum halde gelmiyorsan; demek ki iyi bir insan değilsin.
Kirli bir çocuk yüzüyüm kapında; ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana. Şeker değil istediğim, yüreğini koy avuçlarıma.
Alt yapısı olmayan bir şehir gibiyim. Ne zaman hüzünlensem gözlerimi su basıyor. Ve ne zaman seni düşünsem, kalbimin trafiği aksıyor.
İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni!
Yağmalandı kalbim, ömrüm, her şeyim. Kurşuna dizdiler anılarımı, yenik düştüm bu savaşta neyleyim, bir mezar nasılsa işte öyleyim.
Gönlümün meclisinde herkes konuşsun istemem, kimse müdahale etmesin aşka. Yer gök şahidimdir ki siyasi görüşüm yoktur senden başka.
Dudağında yangın varmış dediler, ta ezelden yayan koşarak geldim. Alev yanaklara sarmış dediler, sevda seli oldum; taşarak geldim.
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
İki damla gözyaşı düştü gülüme, sonra kurudu tuzu kaldı geriye, denizleri aşıp aşkıma yol aldı bir umutla yeşerip tekrar açacak diye.
Bugün dünyayı istediğin renge boya, bu rengi onasozler.com insanlara tüm sevginle dağıt, kendini sevginin bir rengi diye tanıt, çünkü senin varlığın sevgiye en güzel kanıt.
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer içsen de tükenir içmesen de, bu yüzden hayattan tat almaya bak: Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.
Terk etmedi sevdan beni, aç kaldım, susuz kaldım, hayın, karanlıktı gece. Can garip, can suskun, can paramparça… Ve ellerim, kelepçede, tütünsüz uykusuz kaldım, terk etmedi sevdan beni.
Bir gün gelir de unuturmuş insan en sevdiği hatıraları bile. Bari sen her gece yorgun sesiyle, saat on ikiyi vurduğu zaman, beni unutma. Çünkü ben her gece o saatlerde seni yaşar ve seni düşünürüm.
Gül biraz; bunca keder, bunca gözyaşı dinsin, gül biraz; şu gök kubbe kahkahanı işitsin. Her gidenin ardından koşmaya değmez hayat, gelecekleri bekle, gidecek varsın gitsin.
Gitmek mümkün olsa gitsem uzaklara, sevmesem seni yaksam yüreğimi, savursam küllerimi dağlara denizlere ,yeşerirdi küllerim sana olan sevgimle
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım onasozler.com atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak.
Eğer beni bu sokakta, bu mahallede, bu şehirde bulamazsan sevgilim bil ki ben, Gözlerinin daldığı yerdeyim…