Storm-Fıçıdan Öyküler

YAĞMUR PERİSİ TRUDE
Fakir bir oğlan ve zengin bir birbirlerine âşıktır. Zengin olanın ekinleri depoda vardır ama diğerinin yağmurlarda hiç yağmadığı için tarlalar boştur ve ekinler yoktur. Bu kız ve oğlan evlenmek istemektedir. Ancak babası buna razı değildir. En sonunda babası eğer ki bu oğlan yağmur perisinden yağmur yağdırabilirse kızını ona vereceğini söyler. Adam çölde bir yerde bir cüce görür ve bu cüceden gizlice yağmur perisinin nerede olduğunu öğrenir. Kızla beraber oraya gider. Adeta büyülü bir dünyaya girerler. Orada yağmur perisini bulup yağmur yağdırtıp en sonunda da evlenirler.
BULEMANNIN EVİ
Bulemann tutu işiyle uğraşan adamdan kendisine bir ev kalır. Bulemann eskiden gemilerde çalışan bir adamdır. Evlenir ama söylentilere göre zenci karı ve çocuklarını satmıştır. Eve geldiğinde de beraberinde sadece iki getirir. Dışardan hiç kimseyle bir ilişkisi yoktur. Evi misafire tamamen kapalıdır. İnsanlardan hiç hoşlanmaz o derece ki bahçesinde oynayan çocukları korkutup kaçırır. Kendisine gelen akrabaları da kovar. Bunun üzerine onun hizmetçisi evi terkeder. Kendisi tek kalır. Bu arada kedilerinde ilginç değişimler meydana gelir. Her biri sanki birer aslan oluvermiştir. Onu tırmalayıp zarar verir. Ayrıca kendisi evden kaçmaya çalışsa bile bu kediler buna izin vermez. Böylece adam odasında yıllarca aç susuz zayıflamış ve küçülmüş olarak kalır.
CYPRIANUSUN AYNASI
İyiliksever bir karısı olan kontun uzun sürece çocuğu olmaz. Çocuğu olup büyüdükten sonra da bir hastalığa yakalanıp yatağa düşer. Bu arada çocuğun başında bekleyen çok yaşlı bir bakıcı geçmişte de böyle bir şey yaşandığını anlatır ve bir öykü anlatmaya başlar. Öyküde yine iyi bir eş ve çocuğu olmayan bir kont vardır. Sonradan çocuk sahibi olan bu çiftin çocuğu bir hastalıktan yatağa düşer. Ünlü bir doktor gelip onlara bir ayna hediye eder. Aynanın geleceği gösterme özelliği olup iyiliksever olup iyi düşünenlere iyi şey getirdiğini söyler. Böylece çocuk iyileşir. Uzun bir aradan sonra kadının kocası aynanın üzerini kapatıp mahzen odasına attırır. Ondan sonra yıkımlar baş gösterir. Anne talihsizce ölür. Üvey anne gelir. Derken baba ölür. Evin yönetimini kadının uzak bir asker akrabası alır. Ve en sonunda da çocuk ölür. Kadın tüm bu olanları anlatırken ayrıntılar arasında ortaya çıkar ki kadının kendisi bu olayları yaşayanların torunlarındandır. Yine aynı şekilde babanın onlarla bir akrabalık bağı vardır. Bunun üzerine şatoyu araştırırlar ve bahsi geçen aynayı bulup hasta çocuğun yanına getirirler. Çocuk aynaya baktıkça iyileşir. Çünkü annesinin sevgisi bu olayı getirir.