O’nun aşkı ile gönlü mahzun olan her sine ne bahtiyardır! Mustafa (s.a.v.)’nın yoluna kurban edilen can, ne aziz bir candır
Be hey asker kıyafetli korkaklar! Maiyetimde yiğitlik ve kahramanlık göstereceğinize böyle mi hareket edersiniz! Askerde itaat emre karşı gelmek midir?.. (Çaldıran Savaşı için seferdeyken askerlerin isyan etmesi üzerine yaptığı konuşmadan.)
Devletleri yıkan tüm hatanın altında, nice gururun gafleti yatar.
Kılıcımız parladıkça düşmanın gözü ondan ayrılıp bizi göremez. Ama Allah esirgesin, bir gün paslanır da yaltırıklanmazsa düşman bizi görmek değil, bir de tepeden bakar.
Mısır’ı aldık, lâkin Sinan Paşa’yı kaybettik!
Kılıcımız parladıkça düşmanın gözü ondan ayrılıp bizi göremez. Ama Allah esirgesin, bir gün paslanır da yaltırıklanmazsa düşman bizi görmek değil, bir de tepeden bakar.
Gönül ister ki, Afrika’nın kuzeyinden Endülüs’e çıkayım ve sonra Balkanlar üzerinden tekrar İstanbul’a döneyim!
Ben Allah’ın (c.c.) emirlerini yerine getirmek, zulüm görenlere yardım etmek için zırh giydim, kılıç kuşandım.
Ey gönül! Başkasından yardım ve dostluk umarak yaşama, düşmandan da korkma! Devlet ve saltanat ancak Allah (c.c.)’ın verdiğidir
Benim için, o mübarek makamların hizmetçisi olmaktan daha büyük şeref olamaz. Bana Hadimül-haremeyn (Mekke ve Medine’nin Hizmetçisi) diyin. (Sultan Selim Mısır’ı fethedip hilafeti üstlenince, kendisine Sultanül-haremeyn diyen hatibine verdiği yanıt.)
Gönül ister ki, Afrika’nın kuzeyinden Endülüs’e çıkayım ve sonra Balkanlar üzerinden tekrar İstanbul’a döneyim! (Mısır’ın Fethi’nden sonra, 10 Eylül 1517’de Kâhire’den İstanbul’a dönerken.)
Yaralı gönlümü, sevgilinin gece renkli zülfünün hayaliyle sardım. Geceleyin merhem bulamayan o yaranın vay haline!